İlişki Sorunlarının Çözümü Var
İki insanın sahici olarak gerçek benliğini bir diğerine açmadığı
hiçbir evlilik ilişkisinde, o ilişkiden gerçek bir evlilik hayatı doğmaz
-Buber
İki insanın eş olması, farklı kimyasalların karşılaşmasına benzer, her türlü tepki oluşur. Bu tepkiler arasında sevgi, kıskançlık, beğeni, korku, utanç, öfke, üzüntü gibi duygusal durumlar örnek verilebilir. Eşlerin sağlıklı bağlanma ve yakınlaşma ilişkileri duygusal açıdan hazır olmayı, karşılık vermeyi güvenliği ve sıcaklığı içerir. İlişki, ayrılığa tahammül edilmediğinde, kaybetme ve uzak olma durumuna sinirlenildiğinde veya eşler bunalıma girdiğinde sağlıksız hale gelir. Öfkeli kırgın yetersiz veya sevimsiz hissettikleri zaman ya da sevilmediklerinde ne yapacaklarını bilmezler. Duygu Odaklı Çift Terapisi’nde, terapist yakınlığın kırıcı duyguları da paylaşmayı gerektiğini, sorunlu ve zıt duyguların ilişkiler de olağan olduğunu ve aşk ilişkilerinde zıt duyguların yaşanabileceğini eşlere söyler. Eşler ilginin yanı sıra tiksinme hislerinin de olabileceğini ve kızgınlığın beğeniler kadar normal olduğunu öğrenmelidirler.
Eş olmak duygularını, düşüncelerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını, diğerine göstermek, kabul ettirip onaylatma demektir. Yakınlık, kişiler eşlerine hislerini ve kaygılarını söylediğinde ve bunların anlaşıldığını hissettiğinde gerçekleşir. İnsanlar birbirine bağlanmak için yaratılmıştır, duyguların rehberliğinde yakın ilişki kurmak önemlidir. Bağlanmak için 7 temel duyguyu kullanırız, bu temel duygularla bir başkasının bizim kimliğimizi onaylamasını bizi olduğu gibi kabul etmesini isteriz. Duygular olmasa bağ kuramazdık, ötekini aramazdık desteklendiğimizi hissetmezdik, çabalamazdık başarı elde edemezdik. Korku, anksiyete, üzüntü ve yatıştırma, yakınlık hisleri bağlanmayı sağlar. Gurur, öfke utanç ve empati eylemlilik iddia barındırır kimlik içinde yer alır. Eşler maskeleri olmadan sahici konuştuklarında kendilerini oldukları gibi ortaya koyduklarında gerçek bağ ortaya çıkar. Sakin ve güvende hissetmek güvenli bağlanma ilişkisidir, değerli hissetmek kimliğin onaylanmasıdır, sevmek sevilmek kişinin coşkusunu canlılık hissini yükseltir.
Bizi seven eşlerin varlığı, kendimizi sakin, güvende, değerli ve coşkulu hissetmemize yardımcı olurken sorunlu ilişkilerde kaygılı güvensiz, onaylanmamış ve can sıkıntılı hissederiz. Yıkıcı döngüler, ifade edilmeyen birincil duygular ve ihtiyaçlardan meydana gelir. Birincil duyguları gizleyen ikincil duygular bu döngülerin devam etmesine neden olur. Bu döngüler, eşlerden birinin en çok hangi konuda hassas olduğu ve en çok neye ihtiyaç duyduğuyla ilgili olarak şekillenir. Eşler bu atlı karıncadan nasıl inebilirler ya da daha da iyisi bu atlı karıncaya nasıl binmezler?
Çiftlerin terapide nasıl değiştiği üzerine yapılan araştırmalar, çiftlerin orta ve küçük çaptaki çatışmalarını çözmenin tek en etkili yolunun eşlerin hassas hislerini bağlılık ve yakınlık ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak olduğunu göstermiştir. Kayıp üzüntüsü, tehdit korkusu ve suçlanma öfkesi gibi daha önce ifade edilmeyen duyguların açığa çıkarılması ve dışa vurarak ılımlı bir çatışma içinde olunması etkilidir. Eşler birbirlerinin gözyaşlarını gerçekten gördüklerinde, korku ve öfkelerini dinlediklerinde döngülerinden çıktıkları görülmüştür. Artık daha canlı, daha şefkatli, daha yumuşak ilgili ve düşünceli olmuşlardır. Gerçek hassasiyet, silahları bırakıp şefkati ortaya çıkarırken, öfke sınır koyup saygı ve nezaketi ortaya çıkarır. Eşler suçlayıcı olmayan bir şekilde yakınlık veya kimlik ihtiyaçlarını gerçekten ifade ettiklerinde diğer eş dinler ve rahatlar. Eşlerden her ikisi de dinlendiğini ve anlaşıldığını hissettiğinde çok daha uzlaşmacı bir tutum benimser ve sevgi hislerini erişirler. Duygu Odaklı Çift Terapisi seanslarında terapistler eşlerin hislerini ve ihtiyaçlarını mümkün oldukça dürüst ve açık olarak dinleyip anlayacağı bir şekilde göstermelerini sağlar. Bu eşlerin fayda sağlamaları için yalvarmaları veya kendilerini geri planda tutarak eşlerini memnun etmek demek değildir. Aksine bu, terapistin onların birincil deneyimlerini desteklemesi ve onaylaması ile eşlerin bağlılık ihtiyaçlarını açığa vuracak kadar güçlü olduklarını ve ihtiyaçlarına karşılık verilemez ise tatmin olmayı ertelemeyi hoş görebilecekleri anlamına gelmektedir. İnsanlar suçlayıcı olmayan bir şekil de yakınlık veya kimlik ihtiyaçlarını dile getirdiklerinde eşleri dinler ve rahatlar, eşlerden her ikisi de dinlendiğini ve anlaşıldığını hissettiğinde çok daha uzlaşmacı tutum benimser ve sevgi hislerine erişirler.
Çoğu zaman çiftler kalplerinde ve akıllarında neler olduğunu söylemeden geçirirler, kendi hislerini ifade etmeleri zor gelir çok korkarlar reddedilmekten, aptal gibi görünmekten isteklerinin karşılığını alamamaktan. Eşlerin hissettiklerini ifade edebilmek ve isteklerin, ihtiyaçların ne olduğunu sorabilmek memnuniyeti sağlamanın ve ilişkiyi daha sorunsuz yürütmenin en iyi yoludur.
